Erotik filmler her zaman film endüstrisinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Genellikle tartışmalı olsalar da yine de geniş bir izleyici kitlesinin ilgisini çekerler. Bu filmler duygusallığı, geleneksel hikaye anlatımının sınırlarını zorlayan genellikle derin bir olay örgüsüyle birleştirir. Bu türde özellikle öne çıkan bir film Bernardo Bertolucci’nin "Paris’te Son Tango" filmidir.
Hikaye, bir Amerikalı ile Parisli genç bir kadının tesadüfen karşılaşması etrafında dönüyor. İlişkileri hızla yoğun ama yıkıcı bir ilişkiye dönüşür. Ham duygular ve cinselliğin açık tasviri 1970’lerde gösterime girdiğinde skandallara neden oldu, ancak şimdi erotik sinemada bir kilometre taşı olarak kabul ediliyor
Bir diğer dikkat çekici çalışma ise "9 1/2 Weeks". Bu film, bir sanat simsarı ile gizemli bir adam arasındaki kısa ama tutkulu ilişkideki psiko-seksüel dinamikleri inceliyor. Birlikte geçirdikleri zaman boyunca keşfedilen güç ve kontrol tasviri, arzu ve manipülasyon temalarına düşündürücü bir bakış sunuyor
Daha modern bir yaklaşım Bertolucci’nin "The Dreamers" gibi filmlerinde bulunabilir. 1960’ların Paris’inde geçen bu hikâye, üç gencin gözünden cinsel ve politik özgürlüğü irdeliyor. Kişisel ve kültürel devrimin karışımı, erotizm ve kişisel gelişim arasındaki bağlantıya ilginç bir bakış açısı sunuyor
Erotik filmler sadece izleyiciyi eğlendirmek için değildir. Genellikle sosyal normlara meydan okur ve ahlak ve ilişkiler hakkında tartışmaya davet ederler. İster sanat ister eğlence olarak kabul edilsinler, sinema tarihi üzerindeki etkileri yadsınamaz. İnsanlık durumunun en derin arzu ve özlemlerine benzersiz bir bakış açısı sunarken, karmaşık duygusal ve psikolojik temaların keşfedilmesi için bir platform sağlarlar.
İlginçtir ki, samimiyet ve temsil derecesi kültürler ve dönemler arasında büyük farklılıklar göstermektedir. Bununla birlikte, ana tema aynı kalmaktadır: insan sevgisinin tüm biçimleriyle dürüst ve çoğu zaman cesur bir tasviri